ANONİM ŞİRKETLERDE SERMAYE ARTTIRIMI ESNASINDA RÜÇHAN HAKKI

Sermaye artırımı ile birlikte şirketler, rekabet gücünü artırmakta ve mali anlamda refaha kavuşmaktadırlar. Bu sebepten dolayı sermaye artırımı şirketler için önem arz etmektedir. Rüçhan hakkının sözcük anlamı, öncelik hakkıdır. Anonim ortaklıkta esas sermayenin arttırılması yoluna gidildiğinde mevcut pay sahiplerinin, Türk Ticaret Kanunu’nun (“TTK”) 461. maddesi uyarınca esas sermayedeki paylarıyla orantılı olarak yeni payları almada öncelik hakları mevcuttur. Buna yeni payları almada öncelik hakkı denir. Ellerinde bulunan payların türü ne olursa olsun, kural olarak her pay sahibinin yeni paylardan alma hakkı vardır. Rüçhan hakkıyla birlikte pay sahipleri, artırım öncesinde sahip oldukları oy, kâr ve tasfiye payı alma haklarının devam etmesini sağlamaktadırlar. Bunun yanında küçük ve orta ölçekli anonim ortaklıklarda pay sahiplerinin sermaye artırımlarından olumsuz etkilenmesini önlemektedir. Rüçhan hakkıyla birlikte esas sermayenin artırılmasından sonra pay sahiplerinin mevcut payları, mali güçleri ve yönetim hakları aynı oranda kalacaktır. Bununla birlikte rüçhan hakkı sayesinde bir grup pay sahibi şirket içerisindeki etkinliklerini arttıramayacaklardır.

A. Rüçhan Hakkının Hukuki Niteliği

Rüçhan hakkı, pay sahibinin anonim şirketteki pay oranının korunabilmesini sağlamak amacıyla kabul edilmiş bir pay sahipliği hakkıdır. Bu hak sayesinde pay sahibi dış kaynaklardan yapılan sermaye artırımı sonucu çıkarılacak yeni payları, payları ile orantılı olarak alma hakkına sahip bulunmaktadır.

Hirsch’e göre rüçhan hakkı, şirket sermayesinin çoğaltılması halinde eski hissedarlara hisseleri nispetinde çoğaltmaya iştirak edebilmeleri için kanun tarafından bahşedilen haktır. Doktrinde baskın görüş bu hakkın mali bir hak olduğu yönündedir.

Rüçhan hakkı aracılığı ile sermaye artırımı karşısında pay sahibinin sermayeye katılma oranının aynı kalması sağlanmaktadır. Dolayısıyla rüçhan hakkının amacı, pay sahipliği haklarında yararlandırmak olduğu için bu hakkı mali hak olarak telafi etmek doğru olacaktır. Yeni pay alma hakkı, kar, tasfiye bakiyesi, hazırlık devresi faiz hakları gibi sırf mali nitelikte bir hak değildir. Bu hak, mali bir değer taşımasının yanında, paydan doğan kişisel hak niteliğindeki oy hakkını da ihtiva etmektedir. Fakat yeni pay alma hakkının esas itibariyle mali nitelikte ağır bastığı söylenebilecektir.

Yeni pay alma hakkı, paydan doğan ve pay sahipliği sıfatının kazanılması ile elde edilen bir haktır. Yeni pay alma hakkı, artırım kararıyla somut hale gelmektedir ve paya bağlı olarak kullanılabilen şahsi ve nispi bir haktır. Bunun sebebi ise bu hakkın yalnızca sermayesini artıran şirkete karşı ileri sürülebilmesidir. Tek taraf¬lı irade beyanı ile kullanılabilen bu hakkın kullanılma zorunluluğu bulunmamaktadır. Müktesep hak niteliğine haiz olmaması nedeniyle, hakkın kaldırılması ve sınırlandırılması mümkündür. Yeni pay alma hakkı, sermaye artırımı kararı ile birlikte veya ana sözleşme hükmüyle kısmen veya tamamen sınırlandırılabilir.

Pay sahiplerinin yeni paylardan öncelikli alma hakları ancak sermaye artırımı yoluyla yeni paylar çıkarılması halinde söz konusu olur. Buna karşın ortaklığın sürekli ve geçici olarak elde bulundurduğu kendi paylarının yönetim kurulu tarafından satışı halinde, pay sahiplerinin yeni pay alma hakları yoktur.

Pay sahiplerinin yeni pay alma hakları, genel kurul kararıyla ancak haklı sebepler bulunduğu takdirde ve esas sermayenin en az yüzde altmışına sahip paydaşların olumlu oyu ile sınırlandırılabilir veya kaldırılabilir. Bu hakkın sınırlandırılması veya kaldırılmasıyla hiç kimse zarara uğratılmaması gerekmektedir. Yönetim kurulu yeni pay alma hakkının sınırlandırılması veya kaldırılmasının gerekçelerini, yeni payların pirimli veya pirimsiz çıkarılmasının sebeplerini, pirimin nasıl hesaplandığını bir raporla açıklar. Daha sonra bu rapor tescil ve ilan edilir.

Yeni TTK, rüçhan hakkını esas sermaye artırımında (TTK m.461), kayıtlı sermaye sisteminde (TTK m. 460) ve şartlı sermaye sisteminde (TTK m. 465, 466 ve 467) olmak üzere çeşitli maddelerde hüküm altına almıştır. Bununla birlikte kanun, rüçhan hakkı kavramı yanında bazı maddelerinde, yeni pay alma hakkı kavramına da yer vermiştir.

Paylarının itibari değeri 2.000 TL olan 2.000.000. TL sermayeli bir A.Ş’nin sermayesi arttırılarak 4.000.000 TL’ye çıkarıldığı takdirde, her pay sahibinin her pay için 2.000/2.000.000=1/1.000 oranında yeni pay almada öncelik hakkı vardır. Bu husus pay sahiplerinin sahip oldukları eski durumlarını korumaları için zorunludur. Nitekim pay sahiplerinin sahip oldukları kar, tasfiye payı vb. mali haklar ile oy kullanma gibi şahsi haklar sermaye artırımı karşısında eski değerlerini yitirecektir. Bu durum yeni payları, pay sahibi dışındaki kişilere arz etmenin normal sonucudur. Ama yeni paylar, pay sahiplerine verildikleri takdirde, bu kişilerin pay sahipliği haklarında değişiklik olmayacaktır.

Pay sahipleri, yeni pay alma hakkını kullanıp kullanmamakta özgürdürler. Pay sahiplerinin ortaklıkla veya ortaklık lehine birbirleriyle yapacakları borçlar hukuku sözleşmesi ile yeni pay alma haklarını kullanma konusunda bir taahhütte bulunmalarına da herhangi bir engel yoktur. TTK 481. maddesinde pay sahiplerinin kendi iradeleri dışında ve çoğunluk kararıyla ek taahhüt altına alınmaları önlenmiştir.

Yönetim kurulu yeni pay alma hakkının kullanılabilmesinin esaslarını bir karar ile belirler ve bu kararda pay sahiplerine en az on beş gün süre verir. Karar, ticaret siciline tescil ve Türkiye Ticaret Sicil Gazetesi’nde ilan edilir. Ayrıca karar, ortaklığın internet sitesinde yayınlanır. Sermaye artırımına katılmayı taahhüt edecek olanlara ilandan itibaren on beş günlük bir süre verilmesi şarttır. Bunun dışında yeni pay alma hakkı TTK’nın 461. maddesinin 4. fıkrası uyarınca devredilebilir. Pay sahipleri tarafından süresinde kullanılmayan yeni pay alma hakları, yönetim kurulu tarafından başvuru yapanlara kullandırılır. Bu hakları kullandırma yetkisi ve görevi yönetim kurulundadır. Yönetim kurulu, bu yetki ve görevini gereği gibi yerine getirmediği takdirde ilgili üyeler doğan zararlardan sorumlu olurlar.

Yeni pay alma hakkı ortaklığa karşı ortaklık pay defteri kayıtlarıyla, mevcut pay senetleri veya geçici pay ilmühaberleriyle ve mevcutsa kıymetli evrak niteliğinde olan yeni pay alma kuponları ile kanıtlanabilir. Son olarak belirtilmesi gereken husus, rüçhan hakkının pay sahibine müktesep hak sağlamadığıdır. Müktesep hakları, kanun veya esas sözleşme ile tanınan ve pay sahibinin rızası olmadan sınırlandırılmayan ve pay sahibinden alınamaya hakları ifade etmektedir. Bu haklar yönetim kurulu veya genel kurul kararlarına tabii değildirler. Müktesep hakları, sınırlandırılamazlar, kullanmaları şarta bağlanamaz ve içerikleri zayıflatılamayacaktır. Rüçhan hakkı pay sahibine katılma ve mal varlığı haklarını kullanma durumunun korunmasını sağlar. Sermaye artırımlarında pay sahipleri esas sermayenin aktif katılımına zorlanamaz. Ancak pay sahibinin var olan duruma katlanma zorunluluğu ortaya çıkar. Esas sermaye artırımında rüçhan hakkını kullanmayan pay sahibinin şirket içindeki katılım payının sermaye artışı ile oluşacak değer kayıplarına razı olmak zorunluluğudur.

B. Yeni Pay Alma Hakkının İhlal Edilmesi

Pay sahiplerinin kanundan veya ana sözleşmeden doğan yeni pay alma hakları genel kurul kararıyla veya ortaklık yönetimi tarafından ihlal edilebilir. Yeni pay alma haklarının kanuna, ana sözleşmeye, dürüstlük kuralına, eşitlik ilkesine ve hakların başkalarına zarar vermeyecek veya en az zarar verecek şekilde kullanılması ilkesine (TTK m. 445) ve hiç kimsenin haklı görülmeyecek şekilde yararlandırılmaması veya kayba uğratılmaması ilkesine (TTK madde 4611/2) aykırı bir şekilde kaldırılması veya sınırlandırılması halinde ihlalin varlığı söz konusu olur. Buna istinaden artırma ve sınırlamaya ilişkin genel kurul kararının iptali dava edilebileceği gibi dava ile birlikte mahkemeden sermaye artırımına ve sınırlamaya ilişkin genel kurul kararının uygulanmasının TTK’nın 449. maddesi uyarınca ertelenmesine karar verilmesi istenebilir. Dava, şirket merkezinin bulunduğu yer yetkili ticaret mahkemesinde, rüçhan hakkına ilişkin kararın verilmesinden itibaren 30 gün içerisinde açılmalıdır. Açılacak olan davanın sermaye artırım işleminin tamamına kapsaması veya yalnızca rüçhan hakkının sınırlandırılmasına ilişkin olarak açılması, doktrinde tartışmalıdır.

Hak sahiplerine, sermaye artırımına iştirak taahhüdünde bulunma imkanının verilmemesi veya bu hakkın başkalarına kullandırılması halinde yeni pay alma hakkı ortaklık yönetimi tarafından ihlal edilmiş olur. Yeni pay alma hakkı ihlal edilen kişiler, paylarının ve pay senetlerinin başkalarının mülkiyetine geçmesini önlemek amacıyla ortaklığa karşı mahkemeden ihtiyati tedbir isteminde bulunabilirler. Ayrıca pay sahipleri, yeni payların veya pay senetlerinin kendilerine verilmesini de dava edebilirler. Sermaye artırımı neticesinde paylar, ticaret siciline tescil edilmişse ve senetler, iştirak taahhütlerinde bulunan kişilerin mülkiyetine geçmişse, iyiniyetli üçüncü kişilere karşı yeni payların ve pay senetlerinin istirdadı istemiyle dava açılamaz. Bu durumda sadece ortaklığa ve kusurlu bulunan yönetim kurulu üyeleri ile diğer yöneticilere karşı uğranılan zararların tazmini istemiyle dava açılabilir. Buna karşın yeni paylar ve pay senetleri, TTK’nın 379. maddesi uyarınca ortaklığın elinde bulunuyor veya borsada alınıp satılıyorsa, yeni pay alma hakları ihlal edilen davacılar aynen ifa talebinde bulunabilirler veya davalı ortak aynen ifayı önerebilir.

C. Hakkın Devri

Yeni pay alma hakkı genel kurulun artırım kararıyla somut bir hak niteliğini kazandıktan sonra ilgili olduğu paydan ve pay senedinden ayrı olarak devredilebilir (TTK m.461/4), alınıp satılabilir, bağışlanabilir ve yeni pay alma hakkı olarak miras yoluyla intikal edilebilir. Yeni pay alma hakkının devrine ilişkin sözleşmenin yazılı şekilde yapılması geçerlilik koşuludur. Yeni pay alma hakkı kıymetli evrak niteliğinde olan kupona bağlanmış ise, hakkın devri için kuponun teslimi ile birlikte ayrıca nama yazılı olan kuponlarda kupona veya ayrı bir kâğıt üzerine yazılacak temlik beyanına ve emre yazılı kuponun arkasına yazılacak bir ciroya gereksinim vardır. Hamiline yazılı kuponların devri için sadece teslimi yeterlidir.

TTK’nın 461. maddesinin 4 fıkrasında, rüçhan hakkının devredilebileceği açıkça düzenlenmiştir. Ayrıca aynı maddenin 5. fıkrasında, ancak açık ve anlaşılır olmayan bir şekilde “Şirket, rüçhan hakkı tanıdığı pay sahiplerinin, bu haklarını kullanmalarını, nama yazılı payların devredilmelerinin esas sözleşme ile sınırlandırılmış olduğunu ileri sürerek engelleyemez” kuralı ile çözmeye çalışmıştır. Fıkraya ilişkin gerekçede, bir anonim şirketin hisse senetlerinin (payların) devrine kısıtlamalar getirirken gözettiği menfaat ile pay sahibinin yeni pay alma hakkından doğan menfaati karşılaştığında, rüçhan hakkı tercih edileceği belirtilmiştir. Kanun, bu ilkeyi bir taraftan getirmekte, bir taraftan da ilkenin uygulama alanını sınırlandırmaktadır. Bu tercih ilkesi sadece pay sahibi olarak rüçhan haklarını korur; tercih ilkesinden pay sahibi olmayıp devraldığı rüçhan haklarını kullanan kişiler yararlanamaz. Bu husus beşinci fıkrada “şirket rüçhan hakkı tanıdığı” ibaresi ile ifade edilmiştir.

Buna göre, mevcut payları bağlı nama yazılı olmayan bir anonim şirket, sermaye artırımı sonucu bağlı nama yazılı pay oluşturmuş ise, mevcut rüçhan hakkı sahibinin bu hakkını oluşturulan yeni bağlam gerekçe göstererek, kullanmasına engel olamayacaktır. Buna karşılık hem eski hem yeni paylar bağlamlı, ya da eski pay bağlamlı olmamasına rağmen yeni bağlamlı oluşturulmuş ise, pay sahibinin rüçhan hakkı bulunmasına rağmen, bu hakkı devir yetkisi olmayacaktır. Buna binaen rüçhan hakkını devralan ancak esas sözleşmede gösterilen şartları taşımayan üçüncü kişiler, devraldıkları rüçhan hakkını kullanarak pay sahibi sıfatını kazanamayacaklardır. Bunların pay sahibi olabilmesi için anonim şirketin devre muvafakat etmesi gerekecektir. Rüçhan hakkı menfaat çatışmasında bir tercih sebebidir. Anonim şirket hisse senetlerinin devrine getirilen kısıtlamalardaki menfaat ile yeni pay alma hakkından doğan menfaat çatıştığında, yeni pay alma yani rüçhan hakkına öncelik tanımak gerekir.

D. SONUÇ

Anonim şirketlerde sermaye taahhüdü yoluyla yapılan sermaye artırımlarında TTK her pay sahibine yeni çıkarılan payları, mevcut payların sermayeye oranına göre alma hakkı tanır. Rüçhan hakkının genel kurulca sınırlandırılması veya kısıtlanması ancak esas sermayenin yüzde altmışının olumlu oyuyla ve haklı sebep bulunması halinde mümkündür. Halka arz, işletmelerin, işletme kısımlarının, iştiraklerin devralınması ve işçilerin şirkete katılmaları, şirketin finansal menfaatleri, ödeme darlığından kurtulma, teknoloji alınması gibi sebepler de haklı nitelikte kabul edilmeli ancak her halükârda somut olayın koşullarına göre değerlendirme yapılmalıdır.

Anonim şirketlerde, sermaye artırıma bağlı olarak ortaya çıkan pay sahibinin haklarından biri olan rüçhan hakkının sınırlanması ve kaldırılması, eski ve yeni ticaret kanunlarımızda oldukça farklı şekilde düzenlenmiştir. Yeni düzenlemedeki en önemli farklılık rüçhan hakkının, haklı sebeplerin varlığı halinde, genel kurul kararıyla ve esas sermayenin en az yüzde altmışının bu yöndeki olumlu oyuyla ile sınırlandırılması veya kaldırılmasıdır.

Rüçhan hakkının sınırlanması veya kaldırılmasının haklı sebeplere bağlı olması, bir kontrol mekanizmasının varlığını göstermektedir. Yeni TTK’da getirilen haklı sebepler şartı ve bunun örneklerinin gösterilmesi, sınırlama veya kaldırmaya ilişkin kanuni sebepleri ortaya koymakta ve bunun sınırlarını çizmektedir.

TTK’nın 461. maddesinin 2. fıkrasında belirtilen haklı sebepler, rüçhan hakkına yönelik sınırlandırma ve kaldırmanın mümkün olacağı diğer haklı sebepleri belirlemede esas alınacaktır. Maddede belirtilen halka arz, işletme veya işletme kısımlarının, iştiraklerin devralınması, işçilerin şirkete katılımı olarak sayılan örnekler rüçhan hakkına yönelik alınacak bir sınırlandırma veya kaldırma kararında şirket menfaati, büyüme stratejileri ve sosyal düşünceler çevresinde haklı sebeplerin oluşacağını göstermektedir. Haklı sebepler haricindeki diğer haklı sebepleri de belirlerken, yine anonim şirketlerde yer alan temel ilkeler olan gereklilik, eşitlik ve ölçülülüğe bakmak gerekecektir. Bunlar da haklı sebebi sınırlayan ve bu sınırlar içinde sınırlandırma veya kaldırma kararı verilmesini esas alan niteliklerdir.

Rüçhan hakkının sınırlandırma veya kaldırılması kararı, halka açık olmayan TTK’ya tabi anonim şirketlerde genel kurul tarafından, kayıtlı sermaye sistemine tabi halka kapalı veya açık anonim şirketler açısından ise yönetim kurulu tarafından alınabilir. Ancak yönetim kurulunun böyle bir yetkiyi kullanabilmesi için, esas sermayeyi artırmak yetkisi yanında rüçhan hakkını sınırlamak ya da kaldırmak yetkisi de esas sözleşme ile tanınmış olmalıdır. Bu yetki de aynı esas sermayeyi arttırmak için öngörülen beş yıllık süre kadar olabilir. Alınacak kararda sebebi de göstermek şarttır. Bu husus, pay sahiplerinin alınan sınırlandırma veya kaldırma kararının haklı olup olmadığını bilmeleri açısından gereklidir. Rüçhan hakkının sınırlandırılması veya kaldırılmasına yönelik kararın alınmasında genel kurulun olağan veya olağanüstü toplanmasında bir fark yoktur. Ancak kararın sermaye artırım kararı alınacak genel kurul ile birlikte alınması gereklidir.

Alınacak genel kurul kararının gündeminde yer alması da gerekmektedir. Zira pay sahiplerinin böyle bir karar alınacağını önceden bilmeleri ve bu kararın alınmasına yönelik pozisyonlarını belirleyebilmeleri için kararın gündemde bulunması gerekmektedir. Karar TTK’nın 461. maddesine göre tüm payların yüzde altmışı ile alınabilir. Bu genel kurul toplantı nisabının da en az bu oranda olmasını gerekli kılmaktadır.

Rüçhan hakkının sınırlanması veya kaldırılması sadece genel kurul kararı ile mümkündür. Esas sözleşmeye bu yönde bir hüküm konularak rüçhan hakkı sınırlanamayacak veya kaldırılamayacaktır. TTK’nın 478 ve 503 maddeleri üzerinden bunun mümkün olduğu savunulsa da, rüçhan hakkının imtiyaz olarak tanınması veya intifa senetlerine rüçhan hakkının sağlanması, esas sözleşme sözleşmede bu hususlara ilişkin olarak öngörülen birer sınırlama veya kaldırma yöntemidir. Rüçhan hakkının sınırlandırılması veya kaldırılması kararı ile üçüncü kişilere rüçhan hakkının kullandırılması suretiyle onların pay sahibi yapılmasında, esas sözleşmede yer alan bir bağlam hükmü, bu kişilere karşı uygulanmayacaktır. Buna ilişkin olarak TTK’nın 461. maddesinin 5. fıkrasında yer alan hüküm, sadece rüçhan hakkı tanınan pay sahiplerinden bahsediyorsa da, anonim şirketin genel kurulda aldığı sınırlama veya kaldırma kararı ile rüçhan hakkı tanıdığı pay sahibi olan olmayan herkes için uygulanan bir hükümdür.

TTK’nın 461. maddesinin 2. fıkrasına göre, rüçhan hakkının sınırlandırılması veya kaldırılmasına ilişkin hüküm, alınan kararın anonim şirketin kayıtlı sermayeli veya halka açık olması ile sermaye artırım türünün şartlı sermaye artırımı olmasına göre bazı farklılıklar içermektedir. Kayıtlı sermaye sistemine tabi şirketlerde, sermaye artırımı yönetim kurulu tarafından esas sözleşmede belirlenen tavana kadar yapılırken, esas sözleşmede bu yönde hüküm olması gereği, aynı şekilde rüçhan hakkının sınırlanması veya kaldırılması için de gereklidir.

Kayıtlı sermaye sistemine geçmiş halka kapalı anonim şirketlerin sermaye artırımlarında, eğer sermaye taahhüdü yoluyla artırım varsa, TTK’nın 460. maddesi uygulanır. Sermaye taahhüdü yoluyla sermaye arttıran kayıtlı sermaye sistemine tabi bir anonim şirkette yönetim kurulu, esas sözleşmede verilmiş yetkiyle rüçhan haklarını sınırlayabilir veya kaldırabilir. TTK madde 463’de öngörülen şarta bağlı sermaye artırımında, bir genel kurul kararı dışında borçlanma araçları, sahiplerinin değiştirme haklarını kullanmasıyla ortaya çıkan şarta bağlı sermaye artırımında, pay sahiplerinin rüçhan haklarının kaldırılması gerekmektedir. Şarta bağlı sermaye artırımında rüçhan hakları baştan itibaren ve genel kurul kararı ile kaldırılır.

Sermaye artırımı ise sonradan peyder pey gerçekleşir. Bu rüçhan hakkının kaldırılması da TTK madde 461 fıkra 2’de öngörülen nisap çerçevesinde alınmalıdır. Şarta bağlı sermaye artırımında, haklı sebep kendiliğinden var olduğundan, burada haklı sebepler kontrolüne gerek olmayacaktır.

Rüçhan hakkının sınırlanması veya kaldırılmasında belirlenen kurallara ve ilkelere aykırı alınmış kararların yaptırımı, alınan genel kurul kararının TTK madde 445’e göre iptali olacaktır. Kayıtlı sermayeli halka açık olmayan anonim şirketlerde bu iptal, yönetim kurulunun kararı olarak, kararın ilanı tarihinden itibaren 1 ay olarak öngörülürken, halka açık anonim şirketlerde kayıtlı sermaye sistemine tabi olanlar açısından bu süre SerPK’nun 18. Maddesinin 6 fıkrasına göre, ilandan sonra 30 gün olarak gösterilmiştir. Rüçhan hakkının sınırlanması veya kaldırılmasına ilişkin kararın TTK’nın 461. maddesinin 2 fıkrasında öngörülen toplantı ve karar nisabına uygun olmaksızın alınması halinde ise yaptırım yokluktur. Rüçhan hakkının önemini gösterdiği sermaye artırımının açık noktalarından biri de iştirak taahhütnamesine atılacak imzalar sorunudur. Pay sahipleri sermaye artırımında aktif katılıma zorlanamaz ve esas sermaye artırımına da katlanmak zorundadırlar. Bu noktadan hareketle pay sahibinin iştirak taahhütnamesini imzalamaması durumunda diğer pay sahiplerinin de bu payları kabul etmemesi üzerine sorunun çözümü şirketin sürekliliği ilkesi açısından önemlidir.

Pay sahiplerinin sermaye artırımına iştirak etmeye zorlanamaması sermaye artırımına engel değildir. İştirak etmeyen pay sahibi, paydaşlıktaki eski durumunu korur ve rüçhan hakkı ile sermaye artırımının müktesep hak teşkil etmemesinin sunduğu yükümlülüklere sahip olur. Bunun sonucu olarak pay sahibi, katılım payı değer kaybı ile karşı karşıya kalır. Pay sahibi bu duruma katlanmak durumundadır. Pay sahibinin aktif katılıma zorlanamadığı esas sermaye artırımlarında, iştirak etmesi gereken tutarın diğer pay sahipleri tarafından da kabul edilmemesi durumunda sorunun şirket lehine çözülmesi gerekir. Zira sermaye artırımı geçerlidir. Salt iştirak taahhütnamesini imzalamayan azınlık pay sahiplerinin imzadan ya da iştirak etmekten imtina etmeleri durumundan ve diğer pay sahiplerinin de bu payları kabul etmemelerinden dolayı sermaye artırımı kararını geçersiz kılmak, kanunun amacına ve kurumsal yönetim ilkelerine uygun düşmez. Taahhüt edilmeksizin gerçekleştirilen bir sermaye artırımında; rüçhan haklarını kullanmayanların paylarının satın almak isteyen diğer paydaşlara dağıtılması, hiçbir paydaşın bu payları kabul etmemesi durumunda üçüncü kişilere bu payların satılabileceğine yönelik bir düzenlemenin yapılması gerekmektedir.

***

Av. Anıl Coşkun, LL.M.

 

Web sitemizdeki tüm makale ve içeriklerin telif hakkı Av. Anıl Coşkun’a aittir. Tüm makaleler hak sahipliğinin tescili amacıyla elektronik imzalı zaman damgalıdır. Sitemizdeki makalelerin kopyalanarak veya özetlenerek izinsiz bir şekilde başka web sitelerinde yayınlanması halinde hukuki ve cezai işlem yapılacaktır.